22 Kasım 2024 Cuma
Diş ve diş eti hastalıklarının yanında ağız kokusunun da düzenli ağız hijyeniyle önlenebileceğini belirten Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nihal Bahar, “Uygun hijyen uygulamalarıyla önleyici ve koruyucu ağız bakımı, daha kapsamlı ve maliyetli diş tedavilerine olan ihtiyacı azaltabilir. Erken müdahale ve düzenli bakım, karmaşık prosedürler gerektirebilecek daha ciddi durumların önlenmesine yardımcı olur.” uyarısında bulundu.
Üsküdar Üniversitesi Üsküdar Diş Hastanesi Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nihal Bahar, düzenli ağız hijyeninin birçok sorunun önüne geçebileceğini vurguladı ve günlük ağız bakım rutininin nasıl olması gerektiğinden bahsetti.
Düzenli bakım ile diş çürükleri ve diş eti hastalıklarının önüne geçilebilir
Ağız hijyeninin, genel sağlık ve refahın temel bir yönü olduğunu hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Nihal Bahar, “Optimum ağız hijyenini korumak birkaç temel nedenden dolayı önemli.” dedi.
Florürlü diş macunu ile günde iki kez diş fırçalama ve günlük diş ipi kullanımı gibi düzenli ağız hijyeni uygulamalarının, diş çürüklerini ve periodontal hastalıkları (diş eti hastalıkları) önlemede kritik öneme sahip olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Nihal Bahar, “Bu uygulamalar, diş minesinin aşınmasına ve diş eti iltihabına yol açabilen bir bakteri biyofilmi olan diş plağının çıkarılmasına yardımcı olur.” açıklamasını yaptı.
Ağız kokusunun giderilmesi için etkili ağız hijyeni önemli!
Çalışmalara göre, kötü ağız hijyeni ile kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve solunum yolu enfeksiyonları gibi sistemik sağlık koşulları arasında bir ilişki olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Nihal Bahar, “Ağız enfeksiyonları ve kronik iltihap, bu sistemik koşulların gelişmesine veya kötüleşmesine katkıda bulunabilir ve kapsamlı ağız bakımına olan ihtiyacı vurgular.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Nihal Bahar, halk arasında ‘nefes kokması’ olarak bilinen halitozisin önlenmesinde etkili ağız hijyeninin önemini vurguladı ve şöyle devam etti:
“Yiyecek parçacıklarının birikmesi, bakteri büyümesi ve ağız hastalıklarından kaynaklanabilen halitozisi (kötü nefes) kontrol etmeye ve önlemeye yardımcı olur. Doğru teknikle fırçalama, diş ipi kullanımı ve antimikrobiyal gargara kullanımı ağız kokusunu gidermede çok etkilidir.”
Yumuşak diş fırçaları özel durumlarda tercih edilmelidir
Doğru fırçalama tekniğinin öncelikle diş ve dişeti yapısına uygun diş fırçasını seçmekten geçtiğinin altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Nihal Bahar, “Çok yumuşak fırçalar diş plağını tam kaldıramadığından rutinde çok kullanılması tavsiye edilmez. Orta sertlikteki fırçalar diş ve diş eti üzerine çok fazla baskı uygulamadan kullanılması halinde tercih edilebilirler. Yumuşak fırçalar daha çok hastalıklı ve iltihaplı diş etlerinde veya ağız içinde herhangi bir ameliyat işlemi yapıldıysa tercih edilmeli.” dedi.
Fırçanın 45 derce açıyla diş eti ve dişin birleşim alanına konumlandırılarak süpürme hareketiyle diş etinden dişe doğru olmak üzere fırçalama yapılması gerektiğini hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Nihal Bahar, “Bu hareket, dişlerin dile ve yanağa bakan yüzeyleri de dahil olmak üzere her yüzeye en az beş kez uygulanmalıdır. Uygun fırçalama süresi 2-3 dakika arasındadır ve bahsettiğim şekilde dişlerin bütün yüzeyleri fırçalanırsa ideal süreye ulaşılır.” şeklinde konuştu.
Düzenli bakım, karmaşık prosedürler gerektirebilecek ciddi durumları önleyebilir
Günde 2 defa fırçalama ve akşamları diş ipi veya arayüz fırçası kullanımının diş aralarının temizliğinin sağlanmasına ve ideal bir ağız bakım rutinin oluşmasına yardımcı olacağını dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Nihal Bahar, sözlerini şöyle tamamladı:
“Uygun hijyen uygulamalarıyla önleyici ve koruyucu ağız bakımı, daha kapsamlı ve maliyetli diş tedavilerine olan ihtiyacı azaltabilir. Erken müdahale ve düzenli bakım, karmaşık prosedürler gerektirebilecek daha ciddi durumların önlenmesine yardımcı olur.
Özetle, düzenli fırçalama, diş ipi kullanımı ve profesyonel diş kontrollerinden oluşan sıkı bir ağız hijyeni rutinine uymak, ağız sağlığını ve dolayısıyla genel sağlığı korumak için vazgeçilmezdir. Bu, yalnızca ağız hastalıklarını önlemekle kalmayıp aynı zamanda sistemik sağlığı destekleyen, yaşam kalitesini artıran ve uzun vadeli sağlık bakım maliyetlerini azaltan proaktif bir önlemdir.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı